Sağlık turizmi önceleri çok farklı bir anlamda kullanılmakta idi. Bunun en güzel örneğini ekşi sözlükte görebilirsiniz. Sözlükte “sağlık turizmi” diye arattığınızda ilk entryde şunlar yazmakta. “İnegöl oylat kaplıcaları. Çok güzel bir yer, sessizlik isteyenler, sağlık isteyenler için dağların arasında saklı kalmış cennet adeta. Yıl 2008 o zamanlar sağlık turizmi denildiğinde akla ilk olarak kaplıcalar gelmekte idi. Yorgun ve ihtiyar bedenlerin dinlendirildiği, romatizmal ve cilt hastalıkların tedavi edildiği kaplıcalardan günümüzdeki anlamına mazi koridorlarındaki kısa yolculuğumuzun ardından günümüzdeki anlamıyla sağlık turizmini gelin birlikte inceleyelim.
Turizm, ülkelerin ciddi gelir kaynakları olarak görülmektedir. Günümüze gelene kadar turizm seyahatlerinin ana maksatları ülkelerin güzide yerlerini görmek, yeni yerler, yeni insanlar keşfetmek, sahillerden denizin ve kumsalın tadını çıkarmak gibi görülürken günümüzde turizm bambaşka bir boyut almıştır. İnanç turizmi, gençlik turizmi, kış turizmi vs. derken şimdi de sağlık turizmi gelişme gösteren ve ciddi atak halinde olan bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır. En yalın haliyle sağlık turizmi, tedavi maksadıyla yapılan seyahatlerdir.
Pasta Çok Büyük
Sektörde pasta çok büyük, fakat asıl olan bizim bu pastadan aldığımız dilim ne kadar? Sağlık turizmi gerek gelişmekte olan ve gerekse gelişmiş ülkelerde yeni bir pazar oluşturduğundan büyük önem taşımaktadır. Coğrafi olarak bulunduğumuz konum; hem Ortadoğu hem de Avrupa arasında oluşumuz, batıya entegre olan Müslüman bir ülke oluşumuz, hem Avrupa’ya hem de Ortadoğu’ya hizmet vermemize imkan sağlamaktadır.
Avantajlarımız:
- Hastanelerin alt-yapıları ve donanımlarının yüksek kalitede olması,
- Hekimlerin eğitim ve deneyim düzeyinin batı ülkeleri standartlarında olması,
- Uluslararası JCI Akredite Kuruluşuna üye 39 hastane ile dünyada 2. Sırada olması,
- Fiyatların avantajlı olması,
- Coğrafi konum ve geleneksel turizm çekicilikleri ve iklim koşullarına sahip olması,
- Yabancı dil bilen personel imkanı,
- Türkiye’nin sağlık turizmi kapsamında kaplıca, iklim, mağara, deniz, şifalı bitki ve diğer doğal tedavi yöntemlerinin en iyi uygulanabileceği zengin bir potansiyele sahip olması,
- Türkiye’nin termal kaynakların zenginliği açısından Avrupa’da birinci ve dünyada yedinci sırada olması
Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan ülkemiz için sağlık turizmi çok önem kaydediyor. Milli gelire olan katkı, döviz girdileri ve sağlık turizmi paralelinde ortaya çıkacak yeni iş kollarını düşündüğümüzde bunu daha iyi idrak edebiliyoruz.
Hedef Kitle Kimler
Yukarıda da belirttiğimiz gibi ülkemizin jeopolitik konumu sebebiyle bulunduğu coğrafi konumlar çok değerli. Biz bunu fırsata çevirdiğimizde sağlık turizminde dünyada en iyiler arasında olmamıza hiçbir bir engel bulunmuyor. Peki sağlık turizminde hedeflediğimiz kitle kimlerden oluşuyor.
- Avrupalılar,
- Avrupa’da ve diğer dünya ülkelerinde yaşan vatandaşlarımız,
- Avrupa’da yaşan Müslümanlar ( Pakistan, Irak vs.)
- Ortadoğu’da yaşayan Müslümanlar
Avrupadaki aynı kaliteyi, aynı teknolojiyi hatta daha iyisini yarı fiyatına sunmamız bizi avantajlı kılıyor yapılması gereken tek şey bu tür organizasyonların arttırılması ve bu alana yatırım yapılması.
Verilecek Hizmetler
Gonzales ve Brenzel (2001) sağlık turizmi hizmetlerini üç grupta incelemiş ve tablo 3’de birleştirmiştir;
* Sağlığı Geliştirmeye Yönelik Hizmetler (Kaplıca, bitkisel tedavi, masaj vb.)
* Tedaviye Yönelik Hizmetler (Estetik ameliyat, kalp ameliyatı, göz ameliyatı,
kanser tedavisi vb.)
*Rehabilitasyon Hizmetleri (Diyaliz, bağımlılık programı, yaşlı bakım programı gibi) (Gonzales ve Brenzel, 2001).
Ülkemizde tedavi ve operasyon ücretleri batı ülkelerine göre oldukça uygun düzeylerdedir. Örneğin, ABD’de tüp bebek tedavisi 15-16bin USD’ye, Türkiye’de 2.600 USD’ye yapılmaktadır. Lasik operasyonlar (laserle miyop,hipermetrop, astigmat vb. gibi ameliyatlar) Avrupa ülkelerinde 4.000 ile 8.000 Euro arasında değişirken, Türkiye’de 600 Euro bedellerle bu operasyonlar gerçekleştirilmektedir. Açık kalp ameliyatı Avrupa ülkelerinde 25.000 Euro iken, Türkiye’de A sınıf hastanelerde 10.000 USD’ye yapılmaktadır (Akt. İçöz, 2009).
Neden Gelişemiyoruz?
Avantajlı olmamıza rağmen neden gelişme gösteremiyoruz. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
- İlgili kişi ve kurumların bilgi, organizasyon, kadro, bütçe yetmezliği,
- Jeotermal tesis ruhsatlarının devlet tekelinde olması,
- Yatırımcılara yönelik teşviklerin yetersizliği,
- Mevzuat ve yetki karmaşası,
- Eğitim, uzman personel ve yardımcı eleman yetersizliği,
- Mevcut tesislerde standartlaşmanın yavaş oluşu,
- Tedavi yönetmeliklerinin, sigorta sistemlerinin güncellenmemesi,
- Termomineral suların aşırı tüketim ve çevre kirliliği,
- Sivil toplum kuruluşları ile yetkili kuruluşlar, üniversite, özel sektör arasında
- işbirliği, bilgi, uygulama ve iletişimin yeterli olmaması,
- Yan ürünlerin sağlık ve ekonomik olarak değerlendirilememesi,
- Tanıtım ve pazarlamada gerekli ilginin gösterilmemesidir (Tengilimoğlu,2005)
Treni Kaçırmayalım
Sağlık turizminin, dünyada hızla gelişen küreselleşme sürecinin sonuçlarından biri olduğu söylenebilir. Artık insanlar, sağlık sorunlarını çözerken, yalnızca kendi ülkelerindeki hekimleri ya da fiyatları değil; en iyi çözüm/en iyi fiyat yollarını düşünerek hareket ediyorlar. Beklentiler A+ plus otelcilik zihniyetinde hizmet veren hastaneler. Ülkemizde bu seviye yakalandı, özel de bu seviyelere geldik. Şimdi destek vakti…
Sanayi de üretemeyen, katma değer sağlayamayan ve vergilerle ayakta kalmaya çalışan ülkemiz için sağlık turizmi farklı bir boyut olabilir. Milli gelir girdilerinde büyük bir dilimi buradan sağlayabiliriz. Bu noktada devletin teşvik vermesi, bu tür organizasyonları desteklemesi gerekmektedir.
Hülasa Olarak
Türkiye’nin sağlık turizminde artıları oldukça fazla. Bunlar; yer aldığı coğrafya, sağlık sektöründeki hızlı gelişme, teknolojik araç gereç, sağlık kuruluşlarının sayısının artması, kaliteli sağlık hizmeti, sağlanan iyi sonuçlar, sıcakkanlılık, misafirperverlik ve farklı kültürlere hoş görülü yaklaşımlardır. Ayrıca, Avrupa ülkelerinde çok uzun bekleme süreleri ve sağlık hizmeti fiyatlarının yüksek olması gibi nedenler de, Türkiye’ye bu sektörde puan kazandırıyor.
Genel olarak değerlendirildiğinde Avrupa ülkeleri özellikle Türkiye’yi tehdit kabul etmektedirler. Neden olarak da, yaşlı nüfus artışı, pahalılık ve tedavi süresi sayılabilir. Ülkemizde ise bu olumsuzluklar olumlu yönde cevaplanmaktadır. Bu açıdan belirtilen ülkelerin turist potansiyeli düşüş göstermektedir. Türkiye kazandığı bu avantajı olumlu yönde kullanmalı ve ona göre stratejik çalışmalarını yürütmelidir. Böylece Türkiye uluslararası sağlık turizmi faaliyetlerinde güçlü alternatiflerden biri haline gelerek güçlü bir markaya dönüşebilir.